Posted by Dead FM On 18:33 0 yorum

İnsanlığın ezici bir çoğunluğu için acı ve çile dolu bir yılı daha geride bıraktık; Moskova'nın bulvarlarından Gazze'nin hastanelerine, New Orleans'tan İstanbul'a; yeni liberalizmin büyük amcası Çin'den siyah kıtanın dört bir köşesine. İnsanlığın barbarlık yolunda koşar adım ilerlediği bir yılın daha üzerine çizik atıyoruz. Kurtuluşa duyulan inancın tarihe gömüldüğüne dair akademik masalların karşısına güçlü zihinlerimiz ve kollarımızla dikilmemiz gereken şu yeni yıla selam olsun. 2009'un hepimiz için mücadele dolu bir sene olmasını dilerim. Mücadelenin yan ürünleri olan acı ve mutluluğu yaşamamızsa, zaten kaçınılmazdır..

Posted by Dead FM On 23:30 0 yorum
Dead To Me
Little Brother EP
2008


Is there anything right worth saving?
The old bits are feeble and gray
The oil-covered fish are buildings with bombs and decay
I've got hand full of screws and remains
The other one is cut and stained
From holding on while it all slips away

Yeni yılı karşılarken bu şarkıyı haykıracağım.

Beş şarkılık bu muhteşem ep'i geçtiğimiz hafta ellerime aldım. Dead To Me, kalbime en yakın müziği yapan; 2000'lerin ikinci yarısında doğan ve kulağıma şu ve ya bu yolla erişebilmiş punk rock ekipleri arasında gönlüme sımsıkı bastırmak istediğim sesleri üreten gruplardan biridir. Bu kayıtta da albümlerinde yerleştirdikleri çıtayı azıcık da olsa yukarı çıkarmışlar. Baya duygu yüklü şarkılar var. Senemin gözbebeği..


Posted by Dead FM On 17:51 0 yorum

Amerika'nın dört bi köşesinde çalışan göçmen çiftçilere yardım paydası üzerine yükselen festivalde sahne alacak dostlara bir bakın hele; Florida'nın bağrında yine gerçek bir No Idea Rec. çıkartması olacak:

Propagandhi, Against Me!, The Bouncing Souls, Strike Anywhere, This Bike is a Pipe Bomb, Bomb The Music Industry, Tim Barry, Fake Problems, Grabass Charlestons, Ninja Gun, Whiskey & CO., Bridge and Tunnel, Tim Version, Young Livers, Paul Baribeau, Landmines, Monikers..
Posted by Dead FM On 13:42 0 yorum
Circuits Made Flesh
V2
2008

download

Tek şarkı paylaşmak adetim değildir; CMF'nin bu Aralık 2008 kaydı için bir istisna yapacağım. Alper, Barış ve Uğur, bu son işlerinde sahiden hep birlikte uçmuşlar. Çok tehlikeli bir şarkı olmuş bu; geçişlere dikkat, uçurumdan yuvarlatacak cinsten. Bu ekip son zamanlarda oldukça üretken -kardeş grup Lost In Bazaar'ın da yeni kayıtlarına önümüzdeki haftalarda ulaşabileceğiz sanıyorum.
Posted by Dead FM On 23:04 0 yorum
The One AM Radio
A Name Writ In Water
2004


Hrishikesh'in laptop-başı yatak odası elektronikası yumuşak gitar tınılarının üstüne süs olmuş, Aralık akşamlarımı ısıtmış. Dntel yahut Owen sevenlerin bu kaydı da sahiplenmesi gayet olası görünüyor.
Posted by Dead FM On 19:03 2 yorum
Rapor 2
Tam Zamanı
2008


Dün akşam Zihni Müzik/Kadıköy'e uğrayayım dedim; bir şey satın alacağım yoktu gerçi, maksat güzel albümler ve korkunç fiyat etiketlerine bakıp bünyede can sıkıntısı yaratmaktı. Rafta bu albümü görünce nasıl heyecanlandım anlatamam. Türkçe rap forumlarına yıllardır takılmadığımdan olacak, küçüklüğümün efsanesi Rapor 2'nin tekrar biraraya gelip yeni bir albüm çıkardığından haberim yoktu. Maho, Ozzy; Tex'le birlikte, on iki senenin ardından yeni bir iş basmışlar -eski mektep geri dönmüş. Maho-B'nin 2000'lerin başında çıkardığı solo albümden bu adamların seslerini duymuyordum.
Posted by Dead FM On 14:01 1 yorum

Kanadık toprak olduk
Çekildik bayrak olduk
Döküldük yaprak olduk
Geldik bugüne..

-Hasan Hüseyin Korkmazgil-
Posted by Dead FM On 15:58 0 yorum
LaSalle
Pretty World
2008


Michigan/Amerika'nın güzel gruplarından (işleri No Idea ve Lookout!'tan çıkmıştı) Small Brown Bike'ın ardılı LaSalle, ikinci albümü Pretty World'u geçtiğimiz aylarda, hemşerileri küçük bir label'dan çıkardı. LaSalle'ın sesi, hal-i hazırda SBB ile tanışıklığı olanlara yabancı gelmeyecek türden; nitekim vokal ve davullar aynı elden çıkma. Üzerine; vokaldeki Mike'ın eşi Katy bass'ların başına geçmiş. Tanıtma işini kolaylaştırmak adına Small Brown Bike ile kıyaslayacak olursak, Pretty World'de melodik yanın ağır bastığını söyleyebiliriz. Fakat melodik dediysem de yanlış anlaşılmasın, tıpkı öncülü gibi bu grubun işinde de 'sing-a-long' şeklinde tabir edebileceğimiz chorus kısımları yok ve albümün geneline, Mike'ın önceki grubundaki gibi bulutlu bir hava ve ağır bir tempo hakim. 21st Century gibi albümden kopuk bir şarkı ve Postal Service hissi veren Task Analysis dışında sağlam bir albüm.
Posted by Dead FM On 19:00 0 yorum
Chris Wollard, Mike Hale
Split EP
2007


Mike Hale'i tanımam ancak Chris Wollard, siz de bileceksinizdir, Hot Water Music ve The Draft'in adamı. Wollard HWM-sonrasında güzel işler çıkarıyor. Şu günlerde de yeni grubu "Chris Wollard and the Ship Thieves" ile ilk albümünü sunuyor. Yeni indirdim; beğenirsem onu da bilahare paylaşırım.

A-tarafı Hale'in dikkate şayan sesi + gitar + yaylı birleşiminden müteşekkil. B-tarafında Wollard'ın kıtır sesinin üstüne oynak bir power pop/country karışımı var: No Exception. Yaz aylarının sonundan bu yana aralıklarla ve sıkça dinliyorum.

Aşağıda ise, Wollard ve ekibinin iki hafta önceki The Fest 7'daki No Exception performansı:


Posted by Dead FM On 14:46 0 yorum

Geliyor, geliyor... Az kalmış, geliyor. Propagandhi'nin yeni albümü geliyor.

For the first time in the last 10 years we have completed a record on schedule!! It is a killer record!! Everything went really well. We’re really excited for everyone to hear it. We will begin touring all over the place in February 2009!! Prepare yourself!!!!!!!!
Todd the Rod
Posted by Dead FM On 20:16 0 yorum
...Who Calls So Loud
...Who Calls So Loud
2008


Bu sene içinde, satın almış olmaktan dolayı beni en 'tamamlanmış' hissettiren albüm Who Calls So Loud'un bu ilk işi (Meta fetişizmi? Ne yazık ki, sanırım evet..). Plak formatında aldım, içinden CD'si de çıktı, teşekkür ederim.

Funeral Diner ve I Wrote Haikus... elemanlarının gruplarını dağıttıktan sonraki kümeleşmeleri; Funeral Diner'ın çiğliğinin üstüne bir tutam daha karanlık tonlar ilave etmişler. Bu arada şarkıları fazla uzatılmış bulduğumu (5,5-7 dk) eklemeliyim. Yalnız 4.4.4.4. isimli şarkı var ki; ne yapmışsınız yahu diyorum: İkinci yarısında muazzam bir breakdown var ve şarkı ölmek üzere olan birinin son saniyelerinde aklından geçenleri anlatıyor; aah, gerçekten acayip bir eser yaratmışlar ("my chest gets tighter. my jaw locks. is this why my mother prays for me?").

Bu şarkıdan, Assume The Power Focus'a geçişe ise kocaman bir eksi veriyorum. Albüm genelinde şarkı arası geçişler rahatsız edici olabiliyor. Zirvelerden fazla hızlı yuvarlanıyoruz etkisini yaratıyor. Şarkı sözlerinde ise çok fazla bir derinlik ve farklılaşma olmadığını (türün grupları arasında içimize işleyebilen sözler yazan ekiplerin çok az olduğu gerçeğini de hatırlayarak) söylemeliyim. Tüm bunlara rağmen, baştan sona çok ağır bir albüm olmuş demeliyim sanırım. Kurşun gibi saplandı sahiden de.
Posted by Dead FM On 23:46 0 yorum
Mount Eerie
Lost Wisdom

2008



Güzün gelişini Mt. Eerie'yle selamlıyorum. Bu Eerie'nin, Microphones'un adamı Phil Elverum'un işi olduğunu henüz bir kaç ay öğrendim -Song Islands toplamalarını pek sevmediğimi hatırlıyorum. Bu albüme ulaşmamı sağlayan vasıta ise, 90'ların sevdiğim Sub Pop gruplarından Eric's Trip'in Julie'si oldu. Julie bu albümde Elverum'a eşlik ediyor; güzel de ediyor, perde arkasından fısıldayan sesleri birbirini tamamlamış. Voice In Headphones, son aylarda en çok dinlediğim şarkılardan.
Posted by Dead FM On 14:22 2 yorum
Ruhi Su, Sümeyra Çakır ve Dostlar Korosu
El Kapıları
1977

Sermaye düzeninin ideologlarının dört başı mamur söylemlerinin görkemi, halkın ve halkın zulüm dolu tarihini coşkun bir dile dönüştürerek aktaran Anadolu edebiyatı ile onun Ortadoğu'daki kardeş muadillerinin heybeti karşısında unufak oluyor. Ruhi Su ve Sümeyra Çakır'ın 1977'den yolladıkları frekans, halkların kurtuluş mücadeleleri tarihinin moderniteye özgü olmadığını anlatırken; günün, direnişin imkansızlığını telkin eden 'ruh halinin' saldırgan karanlığını deliyor. Onurlu bir kolektif direniş belleği, bu halkların paylaştığı ortak tarihsel zemindir. Zorbalığa ve sömürüye karşı yürütülen amansız ve kendiliğinden mücadele, bu halkların ortak tarihsel özünü teşkil eder. Garip Anadolu'nun İstanbul'dan yükselen tok sesinin bu kaydı, yüzlerce yıllık bu ortak zemini parlatıyor, halkın yolunu aydınlatıyor.
Posted by Dead FM On 22:50 1 yorum
Süleyman Demirel
24 Ocak Kararları
1980


IMF ile yeni bir stand-by anlaşması gündemdeyken bunu paylaşmanın anlamlı olabileceğini düşündüm.

Birinci Dünya Savaşı ile sona eren 'uzun 19. yüzyıl'ın ardından gelen kısa ardılının eşiği, Hobsbawm tarafından 1991 olarak tanımlanmıştı -bu günlerden sonra bu eşiği 2008'e çekmek yahut 1979-2008'i bir geçiş dönemi olarak nitelemek mümkün olacak mı? Yeni yüzyılımız gösterecek.. İşte böylesi türbülansı bol bir dönemde, 24 Ocak Kararları'nı, 1973 krizi ile 1970'li yılların sonuncusunda esmeye başlayan Thatcher-Reagan rüzgarının etkisinde okumanın faydalı olduğunu düşünüyorum. 24 Ocak Kararları bizzat neo-liberalizmin çocuğu olmasa dahi, dünya çapında Keynesgil politikalardan sert bir dönüş anlamına gelecek olan ekonomi politikalarının doğum rüzgarlarının etkisinde bir adam ve ekibi tarafından kaleme alındığı biliniyor.

Geride bırakılan on yıla damgasını vurmuş olan ithal ikameci politikalar ve karma ekomiden, fason üretim odaklı/ihracata yönlendirilmiş bir ekonomiye geçiş; Türkiye'nin uluslararası sermayeye eklemlenme sürecinde taşları yerinden oynatan, tarihi bir noktadır. İhracat ve yabancı sermaye teşvikleri ve tarım sübvansiyonlarının kısılmasını öngören değişiklikler ile Lira'nın devalüasyonu, kararların açıklanmasını takip eden süreçte gerçekleştirilmiştir.

Bu, yaklaşık kırk dakikalık bir kayıt. Şayet sabrederek sonuna kadar dinleyecek olursak, kapitalizm ve iktisadi/siyasi liberalizmin ideologlarının beynimize kakmaya çalıştığının aksine, ekonomi ve siyaset alanlarının birbiriyle nasıl göbekten bağlı olduğunu rahatlıkla anlayabileceğiz arkadaşlar. Kapitalizmin içinde bulunduğumuz (ve rahatlıkla iddia edebiliriz ki, ardılına yol vermek amacıyla aramızdan bir süre sonra ayrılacağı) şişkinlik evresinin saldırıları altında, ekonomi alanının, giderek teknokratik bir kimliğe büründürülmeye; yalnızca 'konunun uzmanları' tarafından çekip çevrilebilecek bir bölge olduğu anlatılmaya çalışılıyor. Süleyman Demirel'in dinleyecek olduğunuz 24 Ocak Savunusu ise, bu saldırıya inat, istemeden de olsa bize tersini gösteriyor.

24 Ocak'ı, Erdal'ın idam kararını imzalayan, Ulaş'ı, Türkler'i, Mahir'i ve binlerce altın yüreği kurşunlatan elleri hatırlayalım. O eller ki; cazırdayan metale düşen alınterini, yerin metrelerce altında kazmaya sarılan, bugünü ve gerçeği kavrayarak yazan ellerin tarihini, halkın böğrüne yapışan kanlı parmaklarıyla silmeye çalıştı: Silemediler, silmeleri asla mümkün olmayacak.. Ben değil, tarih söylüyor bunu. Dilerim 2008'in güzünde, bu aşağılık adamın sesi, özgürlüğe saydığımız adımları bir parça da olsa sıklaştırır..
Posted by Dead FM On 22:12 0 yorum
Bouncing Souls, Less Than Jake, Municipal Waste, Dillinger Four, Strike Anywhere, Paint It Black, Atom and his Package, Lawrence Arms, Coalesce, None More Black, Dead To Me [iptal etmişler geçen gün], Ann Beretta, The Ergs!, A Wilhelm Scream, The Falcon, New Mexican Disaster Squad, Methadones, Fin Fang Foom, Shook Ones, Off With Their Heads, This Bike is a Pipe Bomb, Stressface, No Trigger, Japanther, Bomb The Music Industry!, Algernon Cadwallader, Ampere, Capsule, Chinese Telephones, Toys That Kill, Unlovables, Comadre, Ghastly City Sleep, Jena Berlin, Landmines, Look Mexico, Matty Pop Chart, Mouthbreather, Nakatomi Plaza, No Trigger, Nothington, Sinaloa...... Adama ne derler biliyor musun....?
Posted by Dead FM On 22:19 0 yorum
Sundowner
Four One Five Two
2007


Şikago'nun rüzgarlı caddeleri, Lawrence Arms'ın melodikası Chris'in dost sesi.
Posted by Dead FM On 22:35 2 yorum
Bones Brigade
I Hate Myself When I'm Not Skateboarding
2003


Serseri kaykaycı polise pandik attı -ölen yahut yaralanan yok; tek bir kayıp var: Aklım.

Böylesi güçle kanırtan thrash etkili hardcore albümleri, az biraz da melodinin dokunuşuyla zenginleştirildiğinde kendimden geçiyorum. Bu da öyle bir şey işte; Stambul'un çileli trafiğinden kurtulup boş asfaltı görünce gazı kökleyip Bones Brigade'i çakıyorum. Skateboarding ile ilgili daha güzel bir albüm yazılabilir miydi, bilmiyorum.
Posted by Dead FM On 22:03 0 yorum
Thursday, Envy
Split EP
2008

download

İki güçlü, yoğun ve yere sağlam basan sesler üreten grubun işi. Senenin dört gözle beklediğim işlerindendi Thursday, Envy spliti. Thursday'in son stüdyo kaydı hayal kırıklığı yaratmadıysa da, nazarımda ve War All The Time ile yükselen çıta nedeniyle vasatın üzerinde bir performans değildi. Bu split ilaç oldu.
Posted by Dead FM On 20:52 1 yorum


...Günlerden bir gün öldürülüp yolun kenarına atılmış bir adam görür Musa.

Hayretle düşünüp taşınır, kederle bekler.
Ve sorar, "Kimi öldürdün ki, seni de böyle öldürdüler?
Ya ne zaman öldürülecek seni öldüren?"
Kimseye eziyet etme, parmağınla kapısını çalarak,
Ki kimse de dertlere salmasın seni, kapına yumrukla vurarak...
Posted by Dead FM On 12:45 2 yorum
Die Young
Loss 7''
2008


Bu kaydın B-tarafındaki 'Running Out of Delusions' ve 'Last Recourse' ikilisine bayıldım. Die Young'ın bu yaz çıkardığı -ve hemen tükenen- metalik renge çalan 7lik, muazzam. Scenepointblank'te bir eleman "...the punk rock equivalent of Noam Chomsky on steroids spouting politics and philosophy with Nietzsche during his descent into madness while on deck of the vessel Captain Ahab is sailing into oblivion" olarak tanımlamış; yani şarkı sözleri yok elimde; bilemiyorum böylesi iddialı bir tanımı hakedecek ne yaptılar. Herneyse, çıkardıkları sesler harika. Allah diyen aslan oldum dinlerken.
Posted by Dead FM On 22:05 2 yorum
Pyramid Scheme
What Will We Do Next? EP
2006


Pittsburgh'dan tembelhayvan koşturan cinsten thrashçil hardcore. Pyramid Scheme, yüksek hız ve melodinin buluşabilecekleri üst sınırdan bildiriyor: 1-2, 1-2..
Posted by Dead FM On 21:39 1 yorum
Pygmy Lush
Mount Hope
2008


Eylül 2008'e vardık. Ben dünyayı kurtarmak için gereken ilhamı seslerde ve sözlerde aramaya devam ediyorum. Büyük görevim için ihtiyacım olan ilahi bütünlüğün peşinde olduğum; benliğimin birliği aradığı ve huzurunu bulamadığı bu gece, elimden düşmeyen kahve bardağının refakatçisi sigara. Bir süperkahramanın standartları için fazla alışıldık ve sıradan bir ikili -daha iyi önerisi olan birileri varsa, dinlemek isterim-. İçtim ikisini de ve sokağa atıldım, aceleyle. [İstanbul bugünlerde yeniden soğumaya başladı] Yavaş ve sarsak adımlarla, serseri güzeli edasıyla burna doğru yürüdüm.

Kulağımda ve kalbimde Pygmy Lush'u yoğuruyorum dinleyedururken. Tozlu banta kaydettiğin sesin ve gitarın telleri üzerinde kayan parmakların büyülüyor beni. Hayatın üzerindeki tüm büyü perdelerini kaldırmak için çaba sarfederim çoklukla ama görüyorum: benim de kimi zaman böylesi numaralara ihtiyacım var. Pygmy Lush çaldıkça, oturduğum kayalıkların çok ötesine demirlemiş şilepleri seyrediyorum -şaşı bir kedi sırnaşıyor, onu mıncırıyorum. Vay anasını, ben bu grubu hakikaten de çok seviyorum.
Posted by Dead FM On 12:06 0 yorum
Dead To Me
Cuban Ballerina
2006


One Man Army'den Jack ve Western Addiction'dan Chicken'ın grubu.

Dead To Me'nin sesi yüreğin tam çekirdeğinden dışarı yayılıyor; Cuban Ballerina beni yaşama bağlayan albümlerden biri. 'Something New' çalarken nabzımı öylesine kuvvetli hissediyorum ki, koltuğumdan fırlayıp zıplayıveriyorum yükseğe -yoksa bir yandan, mideye yuvarladığım günün onuncu bardak kahvesinden mi?

Vokal/Bastaki Chicken'ın hayata geri dönüş albümü aslında bu. Bağımlılıklarından kurtulmanın ertesinde stüdyoya girip kaydediyor Cuban Ballerina'yı. Nasıl da belli. Bu arada bu albüm de bir Alex Newport prodüksiyonu. Herneyse; ikinci albümleri de çıktı çıkacak -eli kulağında. Özlem ve merakla bekliyorum.
Posted by Dead FM On 13:44 0 yorum
Yeni gün, nedenini ve nasılını sormasam da doğuyor bak, aylardır izliyorum. Peki nedendir, beni, benden habersiz birbiri ardına dizilen bu günleri görmek istemeye iten? İşte; bir zamandır unutmuş idim neden. Cevabı bir türlü hatırlayamıyordum. Ben hatırlayamaz olmuştum ki, Ruhi Su fısıldadı bugün; kim bilir kaç ayın ardından. Ölüme sayılan günleri, özgürlüğe saymaktı benim esas dileğim. Gün ardı günü anlamlı kılan hep buydu. Ben de, yeniden, yumruğu toprağa bastım; yeni günü, bu sefer, ayların ardından ilk defa coşkuyla selamladım. Merhaba yeni gün! Kalbimin ve zihnimin buluştuğu noktadan yolladım sana kayıp frekans aralığını!
Posted by Dead FM On 22:15 0 yorum
Burn Her Letters
Diffusion
2008


'Bu devirde mektup mu kaldı' diyeniniz vardır; kaldı. Arkadaşlar sağolsun, bahar aylarının birinde, bu albüm posta vasıtasıyla elime ulaştı. Bu 25 dakikalık güzel kaydı ilk dinleyişimden bu yana pek çok aylar geçti; nedense sizle paylaşmam için bu kadar zaman geçmesi gerekti.

Mutlu, Umut, Gökhan ve Ömercan, Eskişehir menşeili ve yürek kavurucu ağırlıkta bir tempoda emo yapıyorlar. Tempo ve gitar, bu CD-R'ın adına yakışır bir biçimde, kulaklarımda güzelce difüze oluyor; içine doğru yayılıyor. Tebrikler! Temiz bir kayıt bu; olmasa da dinlenirdi gerçi. Şarkı sözlerinden pek bir şey çakmadım -bir anlam çıkaramadım. Olsun; kısır bir camianın ortasına güneş gibi doğdu Diffusion. Azimleri uzunca baki kalır umarım. 1 Kasım gecesi, Circuits Made Flesh ile birlikte Sugartown Cabaret'nin önünde çıkacaklar. Myspace'lerine bir gözatın.
Posted by Dead FM On 02:24 0 yorum
Sleepercar
West Texas
2008


Yaz aylarının çoğu gününde bu albüm bana yarenlik etti. Müthiş bir albüm mü? Bence değil. Spartakist Jim Ward'ın ta At The Drive-In zamanlarından bu yana yazıyor olduğu güftelerin, organize ediyor olduğu bestelerin düzenlenerek bir araya getirilmiş hali Sleepercar; az çok. Çoğu şarkının uzunca bir geçmişi var -2000'e kadar uzanıyor.

Jim Ward'ın sesini ve L harfini kendine özgü bir biçimde inceltmesini çok severim. Sleepercar'ın 'Sound The Alarm' ve albümün bütününe düzensiz olarak yayılmış kimi kısımlar haricinde vasatın çok da üzerinde bir orjinallik taşımadığını söyleyebileceğim şarkılarını dinleten sanırım bu oldu. 2008'in hatırlayacağım albümlerinden..
Posted by Dead FM On 22:51 1 yorum
Amsterdam'da altı gün geçirdim. Şubat 2008'de şehre yaptığım ilk ziyaretin ardından bu, ikincisi oluyor. Amsterdam'ın müziğiyle kesiştiğim noktalara dair izlenimler:

Het Fort van Sjakoo: Arkadaşlar buraya gidin. Şubat'ta gittiğimde hayran kalmıştım; bu kez hayranlık hislerim katlanarak geri dönüyorum. 1977'den bu yana Jodenbreestraat'taki mekanında varlığını sürdüren bu küçük dükkan sayıları 5-10 arası değişen gönüllü tarafından zor şartlar altında işletiliyor. Mekan, eski bir squat. İsmini de, 17. yüzyılda alçak-ülkelerde yaşamış hırsızın tekinden alıyor ki kendisi hakkında size verebileceğim en ufak bir ekstra bilgim yok.

Kitaplar söz konusu oladuğunda; açıkçası, hiç bir zaman benim yöneldiğim alanlardan biri olmayan anarşizm ve anarko-sendikalizm üzerine yoğunlaşmış olan bir külliyatı barındırıyor. Yine de, işçilerin öz-örgütlenmesi ve ekonomi alanında yeni bir işletmeciler sınıfı yaratmaktan başka bir işe yaramayan 20. yüzyıl sosyalizm deneylerinin tıkanıklıkları gibi konulara dair güzel şeyler var.

Küçücük bir müzik reyonları olmasına rağmen, sevdiğim dokuz-on plak ve bir-kaç CD-albüm buldum. Arcwelder, ...Who Calls So Loud, Please Inform The Captain This Is A Hijack gibi acayip sevdiğim grupların işleri vardı -ve nefis bir toplama olan 'Emo Apocalypse-. Bir dolu da 7'' aldım. İçinde Kontrapunkt, June Paik ve Comadre gibi grupların olduğu 'The Emo Annihilation' toplaması, Fucked Up, Brain Handle gibi grupların kısaçalarları vs. Güzel bir emo-hardcore-crust arşivleri var; dediğim gibi: küçük ama kütlesi baya yoğun.

The Independent Outlet: Vijzelsstraat üzerinde. Şubat'ta şehre ilk gezimi yapmadan önce arkadaşım Alper bahsetmişti. Kafayı yiyebileceğiniz bir yer. Geçen ziyaretimde aç kalma pahasına, tüm paramı bu dükkana yatırmıştım -durum bu sefer de pek farklı olmadı. 1970'lerin ortalarından itibaren, bir şemsiye tanım olarak punk'ın altına yazabileceğimiz, ismi sınırötelerinde de bilinen neredeyse her grubun işini bulabilirsiniz. Az bilinen grupların 7''lerinin olduğu 4-5 sıra da var. Az bilinen dediysem: Citizens Patrol, Direct Control ayarında gruplardan bahsediyorum.

The Minds: Punk rock bar. Spuistraat üzerinde, meydan Spui'ye yakın. Buradan yana şansım hiç yaver gitmedi. Toplam üç kez girdim kapısından içeri; ikisinde saçma sapan şeyler çalıyordu. Gençler, ucuz içki, şanslıysanız güzel müzik. Coffeeshop geyiklerine bulaşmak istemiyorsanız fena yer değil.

Bu arada dostlar; bir kaç grup izleme şansım da oldu. Bahsedeyim..

*The Futureheads'i Melkweg'de izledim. 500+ kişi vardı. Grubu görmek için ölmüyordum fakat bir yerlerde oturacağıma 13€'ya kıyarım, dedim. Futureheads'in 2004'te çıkardıkları ilk albümü, çıktığı zamanlarda bir süre dinlemiş, 'yavan grup bu' demiştim. Tipik bir 2001-sonrası / dur-kalkı bol rock grubu oldukları kanaatine varmıştım. Konserde ilk albümlerinden First Day, Carnival Kids ve Robot'ı çaldılar; başka çaldılarsa da hatırlayamadım. 15 şarkı, vasat bir kitle, gözümde kati suretle vasatı aşamayacak bir müzik. Ha, 'The Beginning of the Twist'in hakkını yemeyim; güzel bir şarkı olmuş.

*10 Eylül gecesi, bayadır katılmak için heves ettiğim bir buluşmadaydım. Amsterdam'ın meşhur squat'ı OCCII'de FPO ve Seein' Red'i izledim. Bundan altı-yedi ay önce de aynı mekana yolum düşmüştü ancak izlemeyi planladığım Des Ark'ı görmek nasip olmamıştı. OCCII'ye gitmek için şehir merkezinden 1 numaralı hat üzerinde çalışan tramvaya binerek Amstelveen yolunda inebilirsiniz -merkezden az uzak fakat keyifli bir yürüyüş isteyenler için güzel rota. Bira 1.60€ - 2.50€ arası, arka tarafında bir vegan restoranı var. Konserden önce bi dolu Avrupa-HC örneği çaldılar. Bir tek Mob 47'i tanıyabildim fakat baya net bir playlist olduğunu söyleyebilirim.

Taksim'deki bir HC konserinde rastlayabileceğimizden az biraz daha fazla izleyici vardı (30-40 kişi?). Makedonyanın medar-ı iftiharı FPO güzel çaldı fakat seyirci fazla hantal ve ciddiydi. İzledik ettik; en fazla salındık ve kafa salladık. Vokaldeki afacan Vasko'nun hardcore didaktikliğine ise diyecek yoktu -şarkı aralarında sXe, milliyetçilik ve insan ilişkileri konusunda alışıldık hardcore vaazları verdi. Straight To The Point'ten bir kaç şey çaldıkları listelerinden toplam 20-25 şarkı dinledik.

Aklıma gelenler bunlar. Selam olsun dostlara..
Posted by Dead FM On 18:00 1 yorum
Brain Handle
Brain Handle
2007


Bu yırtıcı albüm, ev yapımı ilk basımının ardından, içinde bulunduğumuz sene içinde; Social Circkle, Government Warning, Direct Control ve Double Negative gibi günün önemli Amerikan hardcore gruplarının kayıtlarına kapılarını açan No Way Records tarafından piyasaya sürüldü.

Pittsburgh'lu bu oğlanlar dümdüz 80'ler hardcore'u üretiyorlar. Şimdi dümdüz 80'ler hardcore'u dediysem, yanlış anlaşılmasın, kaydı dinleyen bir hardcore-sever, bunun 80'lerin ilk yarısında kaydedilmediğini rahatça anlayacaktır. Brain Handle, 'çağdaş bir dokunuşla' 80'ler hardcore'unu çerçevenin sınırlarından çıkmadan az biraz daha kompleks hale getirmiş. Bravo!

Geçtiğimiz ay blogda paylaştığım Loser Life'ı dinleyip beğendiyseniz, Brain Handle'ı da sevmeniz olası.
Posted by Dead FM On 22:03 2 yorum
New Bruises
Transmit! Transmit!
2006


Bu grubun öncülü Mid Carson July'ı seven bir arkadaşım rica etti; onun ricası üzerine yüklemiş bulunmaktayım bu 2006 mahsulünü.

Albümü iki sene önce ilk kez dinlediğimde aklıma ilk gelen; marş-vari vokal tarzının, gitarın ve temponun Latterman'a ne kadar da benzediğiydi. Açıkçası bahsi geçen rica olmasa, yükleyeceğim bir albüm olmazdı bu. Bir iki 'stand-out' şarkı dışında oldukça yavan bir kayıt. Hepsinden, akılda üç beş şey kalıyor; o kadar.
Posted by Dead FM On 18:52 0 yorum
Rotator Cuff
Rotator Cuff EP
1995


Unutulmuş bir grup. Knapsack'in büyük oynamaya başladığı yıllarda birbirlerine yol arkadaşı oldular. Biri hatrı sayılır bir üne sahip olurken, diğeri, Rotator Cuff unutuldu. Grubun bu ilk ve tek kayıtlarında çok güzel gitar-pop melodileri var. 90'ların çöplüğünde buldum bu kayıp frekans aralığını..
Posted by Dead FM On 09:25 0 yorum
Flyboys
Flyboys
1980


Flyboys, 80'lerin ilk döneminin Orange County punk sahnesinin unutulmuş gruplarından biri. Geçtiğimiz aylarda eBay'de acayip yüksek bir meblağa alıcı buldu bu rare albüm -40$+ gibi.

Dönemdaşları ve hemşerileri Social Distortion, TSOL, Adolescents gibi OC sesini belirleyen gruplara kıyasla neredeyse 'disko müziği' denebilecek bir 'radyo-dostu' havaları vardır. Bu self titled kayıtlarının son şarkısı 'Theme Song' ise surf etkileşimli müthiş bir punk şarkısı.
Posted by Dead FM On 20:45 2 yorum
The December Drive
Hands Like Guns and Crashing Sounds
2003


Serin sonbahar gecesini gündoğumuna bağlayan vakitlerde, yeni günün ilk ışıklarının saldığı huşu halinin etkisindeyken dinledik bu albümü; üzerimizde kazaklar. Dostluğu kalplerimizden çıkarıp rakı masasına koymuştuk. Bolca içmiş ve üşümüş; içtikçe ısınmıştık o gece. Rakı masasının orta yerindeki acayip şeyin yaydığı gönül ferahlığıyla yattık ne kadar vakit sonra yataklara.

Bu albümü, iki koca yılın ardından yeniden, o harika gecenin anısına dinliyorum dostum.
Posted by Dead FM On 18:28 0 yorum
Western Addiction
Cognicide
2005


At The Drive-In'in efsane mertebesine yükseltilen albümünde prodüktörlük yapan Alex Newport'un 2005'te aradan çıkardığı güzel işlerden biri (bir diğeri de Bullet Train To Vegas'ın ilk-tek albümüydü); internetten 2$'a getirttim. Albümdeki şarkıların harika sözleri var; söz yazarı Jason'ın söz cambazlıkları/alegorileri ustaca belirlenmiş bir düzeyde: Şarkıları, çözülmesi imkansız bulmacalar haline getirmiyor. Matrons Of The Canals'ın sözlerine bakın, mükemmel. The Church of Black Flag de güzel bir tribute şarkısı olmuş. Bu albümde boş tek bir parça yok dostlar. Bu arada, bastaki Chicken'ın çaldığı diğer grup Dead To Me de oldukça sağlamdır. O arkadaşlardan da birşeyler yüklerim önümüzdeki günlerde..
Posted by Dead FM On 13:29 0 yorum
Lullaby For The Working Class
I Never Even Asked For Light
1997


BarNone kadrosunun incisi LFTWC, Cursive'in akraba gruplarından. Cursive'in ilk iki albümüne deli gibi sardığım 2004'ü 2005 geçe suları dinlemiştim Ted Stevens'ın önderlik ettiği bu grubu ilk defa; bayadır da dinlemiyordum diyebilirim. Ted Stevens, Cursive'in gitaristidir. Aslında bu adamın sesini, Cursive'in esas adamı Tim Kasher'dan daha çok seviyorum diyebilirim. Ted, sen uykuya dalarken sana masal anlatan abi iken Tim, dırdır edip başını şişiren tipin teki.

Banjo sesleri güzel kılıyor bu albümü. Hypnotist, Show me... ve In Honor of my Stumbling'e dikkat..
Posted by Dead FM On 13:47 0 yorum
Boys Life
Departures & Landfalls
1996


Amerikan ortabatısından çıkmış en güzel albümlerden biridir 'Departures & Landfalls'. Kansas City'nin göbeği ve etrafındaki bölgeye has 'Midwest Emo' sesinin belirleyici işlerinden biri bu. Prodüksiyon koltuğunda acayip bir isim var: Bob Weston. Nereden hatırlayacaksınız Weston'ı: SST'nin ağır toplarından Volcano Suns'ta bas çalıyordu. Ardından Albini'nin Shellac'ına katıldı ve 1980lerin sonlarından itibaren Steve Albini ile birlikte acayip albümlerin üretim sürecine katkıda bulundular (June of 44, Archers of Loaf, Sebadoh albümleri). Neyse Bob Weston'a kaydı konu -unutmadan bir de şunu ekleyelim, 2000'lerin başında bir araya gelen efsane dostlar Mission of Burma'da çalıyor halen Weston- Prodüksiyonla ilgili diyeceğim şu ki: Müthiş içten bir albümdür bu; vokaller gider kimi yerlerde, neredeyse duyulmaz hale gelir fakat lo-fi bir kayıt da değildir: Güzel ayar.

Bölge sesine has, davul gitar atakları ve sürekli değişen bir dinamik var. Calendar Year, Twenty Four of Twenty Five ve Fire Engine Red nefistir. Grup elemanlarından biri, Boys Life öldükten sonra yine acayip sevdiğim bir grup olan Lullaby For The Working Class'e katılmıştı. Hazır böyle bir bağlantı bulmuşken, yükleyeceğim sıradaki albümün bir 'Lullaby For...' işi olduğunu söyleyeyim bari.
Posted by Dead FM On 12:33 0 yorum
Native Nod
Today Puberty, Tomorrow The World
1996


New York'un Walter Schreifels ile birlikte en "haso" adamlarından Chris Leo'yu bu grubuyla tanımıştım; sene 2004. Leo kardeşler ünlüdür; en ünlülerini bilirsiniz belki: Ted Leo -Ted Leo and the Pharmacists'ten. Ben Chris'i çok severim. Giriştiği projelerden hiç birinde şaşırtmaz. The Van Pelt büyüleyicidir, The Lapse de keza öyle.

Bu albüme gelelim. Chris Leo'ya has bir vokal tarzı hakim, dinleyince anlayacaksınız. Spoken word vokallerden şift eder, yürek paralamaya başlar birden Leo'nun sesi. Müthiş verimli bir yıl olan 1996'nın en çarpıcı albümlerinden biri olan 'Today Puberty...'de Mr. President haricinde boş şarkı yok. Check it, yaow.
Posted by Dead FM On 17:10 1 yorum
Texas Is The Reason
Do You Know Who You Are?
1996

download

İkinci nesil emo kültünün en önemli örneklerinden biri olarak adlandırılabilecek Texas Is The Reason'ın bu ilk-tek uzunçalarını paylaşmak isterim. Bu vesileyle, aynı dönemin eserlerinden bazılarını bir seri halinde yüklemeyi planlıyorum.

Hazreti Ray Cappo'nun Revelation Records camiasının göbeğinden (Shelter) çıkmış bu arkadaşların bulaştıkları işe, kelimenin tam da o şemsiye anlamı ile 'post-hardcore' demek uygun kaçar sanırım. O dönem patlıyor olan Sunny Day Real Estate-vari gitar tarzına yakın bir albüm bu. Albümün tracklist'indeki sıra, vokalist Klahn'ın hoşuna gitmemişti sanırım -bir kaç sene önce okuduğum bir röportajlarından aklımda kalan bu olmuş. Nickel Wound ve 'albüme adını veren' enstrumental şarkı pek fenadır; dinleyelim.

Texas Is The Reason projesinin ardından grup üyeleri yollarına Onelinedrawing, Jets to Brazil, Chamberlain, New End Original gibi kaliteli ekiplerle devam etti.
Posted by Dead FM On 15:36 3 yorum
FxPxOx, Seein' Red
Split LP
2007


Bu iki hayvani grubu önümüzdeki ay içinde izleme şansım olacak. FPO, yanlışım yoksa iki üç sene önce Türkiye'ye gelmişti (2006?); gidememiştim. Yaban ellerde kendilerini görmek nasip olacak. Seein' Red, İskandinav ülkeleri dışında hardcore icra eden, dinlediğim ender Avrupalı gruplardan. Açıkçası Avrupa hardcore'u söz konusu olduğunda, kimi bariz örnekleri (İsveç mamülleri) haricinde cahil sayılırım. Cehaletimi besleyen bir unsurdan bahsetmeden geçemeyeceğim: Arkadaşlar, anarşizmden alınacak dersler olduğunu düşünsem de ben toplum mühendisliğine inanan bir sosyalistim. Kara-kızıl düşman kardeşlerden de kızılına meyilli olmuşumdur. Belki malumunuzdur; bu Avrupalı gençleri besleyen önemli alternatif politik kanallardan biri de anarşizm -ve bunun yeşil, vegan, sXe kolları. Bir de üzerine, doğu Avrupa'nın hangi köşesine giderseniz gidin mutlaka karşılaşacağınız müthiş kızıl düşmanlığını ekleyin: Bu gruplar benim için, çekilmez değilse de, katlanması güç hale geliyor. Ciddiye alamıyorum bu arkadaşları. Müziği bana hiç bir şey anlatmayan Kongo'dan devrimci marşlar bile çok daha çekici geliyor..
Posted by Dead FM On 14:49 1 yorum
Loser Life
I Have Ghosts and I Have Ghosts
2007

download

Bu albümü satın alacaktım ancak basıldığının ertesi ayında tükendi; Magic Bullet Recs de henüz bir re-issue yapmadı -bekliyorum (hemen bu arada ekleyeyim: Magic Bullet Records'ın acayip bir kadrosu var. Boy Sets Fire, pg. 99, Majority Rule, Frodus, Cave In, This Will Destroy You vs. gibi)

Loser Life, son yıllarda benim kulağıma ulaşan,
80ler kirine banılmış en güzel hardcore albümünü 2007'de yaptı: I Have Ghosts... Çift vokal, melodik olabiliyor, muhteşem bassline'lar var şarkılarda. Greg Ginn'in dünyaya siktiri her an çekebileceğini hissettiğimiz ince çizgisi üzerinde bağırıyorlar. Çok seviyorum bu albümü. Paylaşayım dedim.
Posted by Dead FM On 14:29 0 yorum
Titus Andronicus
The Airing of Grievances
2008


Pitchfork ve benzeri sitelerde gözden geçirilen albümlerle pek alakam olmuyor çoğu zaman. Olduğu zamanların büyük çoğunluğu ise arkadaş tavsiyeleri vasıtasıyla gerçekleşen tanışıklıklar oluyor bunlar. Düşük kalite kayıtları severim. Üzerine, gürültülü gitarlar bindirilimişse, daha da hoşuma gider. Böyle güzel bir albüm Airing of Grievances. Ha bu arada, İstanbul-İzmir karayolunda mıydık albümün adının ne anlama geldiğini tartışırken? Tahmin ettiğimiz gibiymiş.
Posted by Dead FM On 21:29 0 yorum
My Dad VS Yours
After Winter Must Come Spring
2006

download

Appleseed Cast'ten Kilgore Trout çalıyordu; ardından önümdeki biralara yumulmuştum ki, bu grubun sesiyle kendime geldim. DJ söyledi isimlerini. Bir kaç ay önce oluyor bu..
Posted by Dead FM On 10:39 1 yorum
Moscow Olympics
Cut The World
2008

download

Dinlediğim ilk Filipinli grup? Memleketlerinin sahnesinde oldukça heyecan yaratmışa benziyorlar. Shoegaze etkili uçucu vokaller ile post-punk gitarların birleşimi nefis bir müzik yaratmışlar (Galaxie 500/New Order etkilerini kendileri de belirtmiş). 7 Şarkı, yarım saat. Senenin en beğendiğim albümlerinden biri oldu.
Posted by Dead FM On 22:23 0 yorum
Kurtuluş Cephesi'nde rastladım.
Şu sözleri geride bıraktığımız 1 Mayıs üzerine/için koparılan tantana ve sosyalist mücadelenin anlamlı bir sınıfsal destekle karşılanmadığı toprakları düşünelim de okuyalım:

"Dar kapsamlı seçim çekişmeleri; şurada burada seçimi kazananların başarıları; iki milletvekili, bir senatör, dört belediye başkanı, halkın üzerine ateş açılarak dağıtılan büyük çapta bir gösteri; bir öncekine göre bir iki oy farkıyla kaybedilen yeni bir seçim; kazanılan bir grev, kaybedilen on grev; bir adım ileri, on adım geri; belli bir kesimde zafer, bir diğerinde on kez bozgun... Sonra birdenbire oyunun kuralları değişir, herşeye yeniden başlamak gerekir...

Böylesine büyük hatalar işlenen ülkelerde, halk hiçbir değeri olmayan eylemler için son derece büyük fedakarlıklar pahasına her yıl alaylarını seferber eder. Bunlar düşman topçusunun ateşine maruz kalan geçici mevzilerdir.

Bu mevzilerin adı, parlamentodur, kanuniliktir, yasal ekonomik grevdir, ücret artışıdır, burjuva anayasasıdır, bir halk kahramanının serbest bırakılmasıdır... Ve işin en kötü tarafı şudur ki, bu mevzileri elde etmek için bile, burjuva devletinin oyun kurallarını kabul etmek ve bu tehlikeli siyasal oyuna katılmak iznini alabilmek için de uslu ve aklı başında insanlar olduğumuzu, hiçbir tehlike arz etmediğimizi; örneğin kışlalara ve trenlere saldırmak, köprüleri uçurmak, katilleri ve işkence uzmanlarını cezalandırmak, dağlara çıkıp ayaklanmak ya da yumruklarımızı sert ve kararlı bir biçimde kaldırarak, Amerika'ya son kurtuluş mücadelesinin kesin müjdesini vermek gibi tehlikeli işlerle bir alış-verişimizin olmadığını ispat etmek lazımdır."

[Ernesto Che Guevara -
Latin-Amerika Devriminin Taktik ve Stratejisi]
Posted by Dead FM On 10:03 1 yorum
Sportswear
Building, Dwelling, Thinking
2000

download

Oslo'dan Youth Crew hareketleri. Sanırsınız sene 1988, yer New York; o kadar güzel.
Posted by Dead FM On 13:27 3 yorum
Chamberlain
Fate's Got A Driver
1996

download

ilki 96 ve ardılı 98'de olmak üzere harika iki stüdyo albümü kaydederek dağılmış bir grup Chamberlain. İlk albümleri olan Fate's Got A Driver, grubu, 90'ların ikinci yarısında esen ikinci dalga emo rüzgarının Weezer, SDRE, Knapsack, Christie Front Drive gibi akla ilk gelen örnekleri arasına sokuyor. Surrendering The Ghost ve Yellow Like Gold yürek kanırtan şarkılar.
Posted by Dead FM On 12:04 0 yorum



onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;

korkak,
cesur,
cahil,
hakim
ve çocukturlar

ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.

onlar ki uyup hainin iğvasına
sancaklarını elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup
kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice mürtede hançer üşürürler
ve yeşil bir ağaç gibi gülen
ve merasimsiz ağlayan
ve ana avrat küfreden ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.

demir,
kömür
ve şeker
ve kırmızı bakır
ve mensucat
ve sevda ve zülüm ve hayat
ve bilcümle sanayi kollarının
ve gökyüzü
ve sahra
ve mavi okyanus
ve kederli nehir yollarının,
sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı
bir şafak vakti değişmiş olur,
bir şafak vakti karanlığın kenarından
onlar ağır ellerini toprağa basıp
doğruldukları zaman.

en bilgin aynalara
en renkli şekilleri aksettiren onlardır.
aslında onlar yendi, onlar yenildi.
çok sözler edildi onlara dair
ve onlar için:
zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur,
denildi...
Posted by Dead FM On 23:19 2 yorum
Beat Union
Disconnected
2008

download

Böyle oynak albümler paylaşmıyorum pek değil mi? Beat Union, Warped Tour 2008'in İngiltere kontenjanını dolduran isimlerden. Grup logosundaki The Who etkileşimine, sözlerdeki yavanlığa, gitardaki civelekliğe dikkat.
Posted by Dead FM On 12:00 0 yorum
Algernon Cadwallader
Some Kind of Cadwallader
2008

download
Posted by Dead FM On 11:02 0 yorum
Jimi Hendrix'in All Along The Watchtower yorumunu ortaokul yıllarımda dinleyip büyülendiğimi hatırlıyorum, hayal meyal. Takip eden senelerde müziğin kahramanlarına anlaşılabilir dozda bir punk antipatisi geliştirdiğimden olacak, senelerdir dinlemiyordum bu şarkıyı. Esasen bu antipati yalnızca Hendrix gibi gitar kahramanlarına yönelmiş değildi; Tom Waits, Nick Cave, Leonard Cohen üçlüsünde billurlaşan 'seksi serseri' tiplemesinden kökünü alan yaygın bir 'yalnız adam/kadın' düşmanlığıydı daha çok. Bu sabah düştü aklıma bu şarkı; bir Hendrix plağı vardır bende, koydum pikaba, dinledim. Offf, beynim uçtu; tıpkı on sene önce olduğu gibi.. Uğuldayan rüzgarın, kopan toz fırtınasının içinde cazıdayan bir şarkı bu. Sesine, bir kaç sene sonra tekrar kulak vereceğim.
Posted by Dead FM On 00:41 0 yorum
PMFS, In Between, Candy Sniper, Since Yesterday
4-Way SPLIT EP
2004

download


Çıkacağı haberini aldığım günü hatırlıyorum; oldukça şaşırmış ve sevinmiştim. Dört sene geçmiş. Geçen süre zarfında PMFS dağıldı, In Between noise'a uçtu, Since Yesterday ise bir albüm bastı.
Posted by Dead FM On 23:27 3 yorum
Fatsa Çocuk ve Gençlik Korosu
1979-1980 ODTÜ Şenlikleri
1980

download

Meşhur Fatsa korosunun meşhur kaydı. Tanıdığınızda yoksa, internet üzerinde bu kaydı bulmak zor olabiliyor. Bu nedenle koyuyorum blogumuza. Bir sonraki adım: Timur Selçuk'un ODTÜ konseri.
free counters

Takip Edenler

Hakkında

Blog Archive